YÖK, ÜNİVERSİTEDE DOKTORALI İŞSİZLİĞİN KAPISINI ARALADI

05 Mart 2009 Birgün

Asistan olarak görev yapan binlerce araştırma görevlisi doktoralarını tamamladıktan sonra işten atılacak...
ELÇİN YILDIRAL
YÖK'ün çıkardığı yeni atama yönetmeliğiyle araştırma görevlileri işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor. 31 Temmuz 2008'de atama yönetmeliğini değiştirerek, üniversitelerde asistan olarak görev yapan binlerce araştırma görevlisinin doktoralarını tamamladıktan sonra kapı önüne konulmasına neden olan karara imza atan YÖK, bilim yerine 'doktoralı işsizliğin' önünü açıyor. Böylece atanmayı bekleyen ancak yönetmelik hükümlerini görünce hayal kırıklığına uğrayan binlerce genç akademisyen, küresel ekonomik krizle büyüyen işsizler ordusuna dahil olma tehlikesi yaşıyor.
YÖK'ün 31 Temmuz yönetmeliğini referans alarak 26 Kasım'da çıkarmış olduğu Yürütme Kurulu kararı ise sorunu daha da derinleştiriyor. Çünkü bu karar ile kadrolar arasında nakil yapma hakkı rektörlerden alınarak, YÖK'ün tekeline geçiyor. Üniversitlerin özerkliğini yitirdiğini ve YÖK'ün yetki gaspı yaptığını düşünen Eğitim Sen de yönetmeliğin iptali ve kararın geri çekilmesi için dava açtı.
Mücadele hukuki açıdan devam ederken araştırma görevlileri de üniversitlerde bir araya gelerek haklarını arıyor. “50/d karşıtları” olarak üniversitelerde yeni yönetmeliği protesto eden eylemler düzenleyen araştırma görevlileri, doktora bitiminde kapı önüne konmayı emeklerine, kendilerine ve tüm üniversitelere yapılan bir saygısızlık olduğunu dile getiriyor.

YÖNETMELİĞİN MEZİYETLERİ
“Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre araştırma görevlisi kadrosuna başvuruda bulunmak isteyenler için merkezi sınav dışında ek sınav şartı öngörülüyor.
Ayrıca 2006, 2007 ve 2008 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) ve Kamu Personeli Dil Sınavı (KPDS) şartı da getiriliyor. Bu uygulama da lisans ve doktora eğitimine başlamış, lisans eğitiminden mezun olmuş kişilerin, girmiş olduğu sınavlar ve harcanan emeklerini ortadan kaldırmış oluyor.
Eski atama yönetmeliğine göre ise araştırma görevlileri iki ayrı biçimde istihdam ediliyordu. Doktoralarına devam eden asitanlar 50/d maddesine göre burslu öğrenci statüsünde her yıl sözleşmeleri yenileniyordu. Doktoralarını tamamladıklarında ise 33/A maddesine göre kadroya alınıp üç yıllığına atanıyorlardı.

***
Karar üniversitelere hakarettir
YÖK’ün yönetmelikle kendi içinde çelişkiye düştüğüne dikkat çeken Meltem Vatan Kaptan ise bu çelişkiyi şu sözlerle açıklıyor; “YÖK yaklaşık 10 yıl beni yetiştiriyor. Sonra yetiştirdiği elemana güvenmeyip yeni bir sınava tabi tutuyor. Bu durum onur kırıcı ayrıca bizlere ve üniversitelere yönelik bir hakarettir. Sınavlardan geçerek bu noktaya geliyoruz. Bize bunca emek ve çabadan sonra tam da yeni bir aşamaya geldiğimizde, kadroya 33/a’ya geçmeye ramak kalmışken tekrar sınava girmemizi istiyorlar. Bu bizim için hayal kırıklığı oldu.
Üniversiteyle ilişkileri kesilen arkadaşlarımız zorda. Çalışırken mevcut olan hakları artık yok. Zaten az ücret alıyoruz. Ailesini geçindirmek zorunda olan arkadaşlarımız var. Bu insanlar işsiz kaldı. Tedavi haklarını da kaybettiler. Üniversiteyle ilişkisi kesilen ve hamile olan bir arkadaşımız artık Mediko’dan sevk alamıyor.
Bana üniversiteyle ilişkimin kesilmesi yönünde dilekçe gelirse ne yapacağımı bile bilmiyorum. 10 yıldır üniversitedeyim. Emek verdim. Sınavlardan geçip, tam doktoramı tamamlayıp yardımcı doçentlik için başvuruda bulunacağım sırada çıkarılan yönetmelik nedeniyle araştırma görevlisi olabilmek için tekrar sınava girmek zorundayım. Üstelik ALES sınavına. Oysa YÖK tarzı sınavlara uzağız ve konular yabancı. Lisansını yeni bitirenler de ALES’e giriyor ve konular onlar için taze olduğu için daha yüksek not alabiliyor. Böylece onlar üniversitelerde araştırma görevlisi olabilirken, 10 yıldır araştırma görevlisi olarak çalışan çoğu arkadaşımız işsiz kalabiliyor. Zaten kendi aramızda ‘anti 50/d adlı’ üniversite kurarız şeklinde espriler yapıyoruz. Neden üniversiteye geldiğimizi sorgulamaya başladık. Her gün üniversiteye geliyoruz ama ileride bu işi yapamayacağımızı düşünüyoruz. Şevkimiz kırıldı.”
“İşsiz kalmak bizler için elbette üzücü bir durum ancak asıl kaygımız üniversitelerin çökertilmesi. Birileri üniversitelere adamlarını yerleştirme niyetinde.
Üniversitelerin işleyişini bile bilmeden bazı insanların isimlerini asistan olmaları için üniversiteler gönderiyor ve üniversiteler de bu isimlerle yola devam etmek zorunda kalıyor. Atananların uzmanlığı bile olmuyor.
Öncelikli talebimiz asistanların görev tanımlarının yapılmasıdır. Görev tanımımız olmadığı için konumumuzun da ne olduğunu bilemiyoruz. Burslu öğrenci olarak görünüyoruz aynı zamanda da derslere girip öğrencilere ders veriyoruz. Araştırma görevlisi nedir? Ne iş yapar? Bu yasalarla tanımlanmalı. Diğer talebimiz de 50/d ile istihdamın kaldırılmasıdır. Kişisel haklarımızı güvence altına alan ve iş güvencesi sağlayan yasaların çıkartılmasıdır.”

***
Üniversitenin kısmi özerkliği de zedeleniyor
EĞİtİm Sen 6 No'lu Şube Yöneticisi İsmet Akça, 31 Temmuz Yönetmeliği'nin iki açıdan sorunlu olduğunu savunuyor. Akça'ya göre yeni yönetmelikle birlikte üniversitlerin özerkliği yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. "Puantaj sistemine göre ilk 4'e girenlerin isimleri YÖK tarafından üniversitelere gönderiliyor. Üniversetilerde bu kişiler arasından seçim yapmak zorunda kalıyor. Bu kişiler üniversitelere dayatılmış oluyor açıkçası. İşte bu noktada üniversitelerin özerkliği de zedelenmiş oluyor."
Yönetmeliğin bir diğer sorununu, 26 Kasım'da YÖK tarafından alınan Yönetim Kurulu kararıyla kadrolar arasında nakil yapma hakkının rektörlerden alınması olarak açıklayan Akça, "Halbuki 1984 tarihli yönetmeliğe göre kadrolar arasında nakil yapma yetkisi rektörlere ait. Ancak YÖK, rektörlerin bu hakkı kullanmasına izin vermiyor. Bu noktada da 50/d kardosundaki araştırma görevlisi arkadaşlarımız için mağduriyet söz konusu olmaya başlıyor.
Yönetmeliğe kadar 50/d'deki arkadaşlar yardımcı doçentlik kadrosu açıldığında başvuruda bulunuyorlardı. Fakat yardımcı doçentliğe atanma süreci yavaş işlediği için bu süreçte araştırma görevlisi arakadaşlarımız işsiz kalmasın diye 50/d'den 33/a kadrosuna alınıyordu.
Ancak 31 Temmuz Yönetmeliği ve bu yönetmeliğin referans alınarak alınan 26 Kasım YÖK Kurulu Kararı bu uygulamayı ortadan kaldırdı. Böylelikle kadrolararası nakiller ve üniversite içinden nakil yapma uygulaması da kaldırılmış oldu. YÖK rektörlüklere konu ile ilgili tehditvari yazılar gönderdi ve dedi ki: 'alınan kararları uygulamazsanız hakkınızda gerekli işlemler yapılacaktır.' Üstelik 26 Kasım kararının hukuki niteliğini de irdelemek gerekiyor. Çünkü YÖK bu kararla yetki gaspı yaptı. Yasayla ya da yönetmelikle düzenlenmesi gereken bir meseleyi YÖK idari bir kararla düzenledi. Dolayısıyla YÖK gayri hukuki bir karar aldı."

‘12 EYLÜL'DEN BİLE MERKEZİYETÇİ’
“YÖK bu iki kararla kadrolara ahbapların, akrabaların atanmasını engellemeyi düşündü. Tam da bu gerçeklikten güç alarak bir hamle yapıyor ama bu görüntünün arkasına bakmamız lazım. Ahbap çavuş ilişkileri üzerinden akademinin oluşmasını engellemek için böylesine bir merkeziyetçi yapı ve sistem kurmaya hiç gerek yoktu.
Akademik özerkliği zedelemeyecek birçok mekanizma bulunabilir. Sorunlu bir uygulama da olsa rektörlerin çok geniş yetki ve takdir alanı vardı. Ama şu an rektörlerin kullanabileceği bir hakkı bile yok. 31 Temmuz Yönetmeliği 12 Eylül'ün kurduğu yapıdan bile daha merkeziyetçi bir yapı getiriyor."

'İŞ GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI'
"Araştırma görevlilleri yaklaşık 10 yılını üniversiteye veriyor ve üniversitlerin akademik bilimsel anlamda kendini yeniden üretebilmesinin temelini oluşturuyor.
Üniversitelerde eğitimin ve gündelik işleyişin sürdürülebilmesini mümkün kılıyorlar. Bizler araştırma görevlisi arkadaşlarımızı meslektaşlarımız olarak görüyoruz ve onların iş güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz. Bizlerin talebi çok net; 50/d hükmünden istihdamın ortadan kaldırılması."

0 yorum:

Yorum Gönder