Ankara'dan İstanbul'a Ses Verildi

5 Mart 2009 Perşembe günü Eğitim-Sen 5 Nolu Şube tarafından Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsünde gerçekleştirilen basın açıklamasına çeşitli üniversitelerden çok sayıda asistan ve öğretim üyesi katıldı. Eylemde Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ve KESK temsilcisi de birer konuşma yaparak asistanların taleplerine destek verdiler. Eylemden diğer fotoğraflar için tıklayınız

Eğitim-Sen Ankara 5 Nolu Şube'nin basın açıklaması metni şöyle:

İş güvencesi olmadan akademik özgürlük olamaz!

50/d kadrosunda çalışan asistanların 33/a kadrosuna geçişlerinin, YÖK’ün insafına bırakılmasını kabul etmiyoruz!

Bugün İstanbul ve Uludağ Üniversitelerindeki araştırma görevlilerinin yapacağı üniversiteleri terk etmeme eylemlerini destekliyor, mücadelelerine Ankara’dan ses veriyoruz.
Yüksek Öğretim Kurulu, 31 Temmuz 2008 tarihinde yayınladığı bir yönetmelik ve 26 Kasım 2008 tarihinde aldığı bir kararla, üniversitelerimizde iş güvencesinin, akademik özgürlüklerin yok edilmesinin ve birçok üniversitede kapsamlı bir asistan kıyımının yolunu açmıştır.

Türkiye’de üniversitelerin tarihi ve özellikle YÖK sonrası dönem bir tasfiyeler dönemidir. Fakat YÖK’ün bu kararıyla ilk kez akademik bir kurumun, asistanlık kurumunun tasfiyesi gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

Sadece iş güvencemizi değil, asistanlık kurumunun kendisini de savunuyoruz. Amaçlanan, başta asistanlar olmak üzere giderek bütün akademik kadroları içine almaya başlayacak olan bir akademik işgücü piyasası oluşumunu tamamlamaktır. Bilimsel işgücünün metalaşmasını ve akademik işgücü piyasasının diplomalı işsizleri olmayı kabul etmiyoruz!

2547 sayılı Kanunun 50/d maddesi hükmünce, doktora eğitimlerinin tamamlanması sonrasında işsiz kalacak şekilde istihdam edilmekte olan araştırma görevlilerinin, akademik birimlerin onayıyla rektörlükleri tarafından, görece güvenceli olan 33/a kadrosuna geçirilmeleri, söz konusu yönetmelik ve karar uyarınca yasaklanmıştır.

Daha önce 50/d kadrosundan 33/a kadrosuna geçişler, belirli kısıtlar dâhilinde olsa da, üniversitelerin yetkisindeyken; YÖK, bu yetkiyi üniversitelerin elinden almaktadır. Bahsi geçen yönetmelik ve kararla, YÖK artık, 50d kapsamında istihdam edilen araştırma görevlilerinin, 33/a kadrosuna geçebilmeleri için yeniden asistanlık sınavına girmelerini zorunlu kılmaktadır.

Araştırma görevliliği sınavında yapılan değişikliklerle akademik kurulların söz hakkı kısıtlanmış, başta sosyal bilimler olmak üzere birçok disiplin için bir anlam ifade etmeyen, kısa adı ALES olan, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı, araştırma görevlisi olabilmenin ağırlıklı belirleyicisi olmuştur. Artık araştırma görevlisi alımlarında, bilimsel bilgi birikimi ve yetkinlik değil ALES sonuçları belirleyici olacaktır. Bu dönüşümler iş güvencesinin, üniversite özerkliğinin, akademik özgürlüklerin, eleştirelliğin ve bilimsel düşüncenin giderek yok olması sonucunu doğuracaktır. Bizler, sadece iş güvencesini değil, üniversitelerimizin geleceğini savunuyoruz! Bilimin geleceğini savunuyoruz! Ülkemizin geleceğine sahip çıkıyoruz!

Üniversitelere tahsis edilen araştırma görevlisi kadrosu sayısını belirleme yetkisi YÖK’ün elindedir. YÖK, bu son yönetmelik ve kararıyla, üniversitelerimizin akademik bileşimlerine doğrudan müdahale etme gücünü eline almaktadır. Üniversitelerimizde, ilgili akademik kurulların üniversitede çalışmaya devam etmesine onay verdikleri araştırma görevlilerinden ne kadarının 33a kadrosu için sınava girerek üniversitede kalabileceği, artık YÖK’ün hangi bölüme ne kadar yeni araştırma görevlisi kadrosu tahsis edeceğine bağlıdır. Üniversitelerimizin akademik kadroları artık YÖK tarafından tasfiye edilmeye ve yeniden biçimlendirilmeye hazır bir hale getirilmektedir. YÖK üniversiteler üzerindeki merkeziyetçi ve despotik iktidarını son noktasına vardırmaktadır.

Gösterdiğimiz tepki ve verdiğimiz mücadelenin araştırma görevlilerinin iş güvenceleriyle sınırlı olduğunu düşünmek, içinde bulunduğumuz koşulları anlamamak demektir.

İş güvencemizi savunuyoruz. Çünkü güvencesiz çalışılan bir ortamda bilimsel bilgi üretiminin niteliğinin düşmesi kaçınılmazdır. İş güvencemizi savunuyoruz. Çünkü YÖK’ün son yönetmeliği ve kararı üniversite özerkliğine indirilen büyük bir darbedir.

İş güvencemizi savunuyoruz. Çünkü iş güvencesinin olmadığı bir yerde akademik özgürlükten ve özgür düşünceden bahsedilemez. Bu sebeplerle:

YÖK’ün 31 Temmuz tarihli ilgili yönetmeliği iptal edilmelidir. Halen 50/d kadrosunda istihdam edilmekte olan ve doktora eğitimlerini başarıyla tamamlayan bütün araştırma görevlileri 33a kadrosuna geçirilmelidir. Yeni araştırma görevlisi alımlarında, neredeyse hiçbir akademik disiplin için bilimsel bir anlam taşımayan ALES’in belirleyiciği ortadan kaldırılmalıdır. Akademik kurulların ağırlıkları arttırılmalıdır.

Saygılarımızla…

Eğitim-Sen Ankara 5 No'lu Şube

0 yorum:

Yorum Gönder